5 Kasım 2009 Perşembe

Ayrılık...

...
aklından geçenlerdeydi ayrılık
benden gizlediklerinde gizlemediklerinde
ayrılık rahatlığındaydı senin
senin güvenindeydi bana
büyük korkundaydı ayrılık
birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın
oysa beni seviyorsun ve bunun farkında değilsin
ayrılık bunu farketmeyişindi senin
...
Nazım Hikmet

Kapatıp tüm kapılarını en kalın duvarların arkasına saklanmak. Neden? Korktuğu için mi? Huzura, güvende olmaya duyulan açlığı yüzünden mi? İncinmek istemediği için belkide. Eee ne de olsa "ayrılık" bu...
Bir türlü sebebine anlam verilemeyen ayrılık. Üstün edilen yeminler, bir daha sevememler, artık kapattım kalbimin kapılarını demeler. Sayfalar dolusu kelime yığınları, belkide biraz göz yaşı. Hepsi ayrılık adına, onun için.
Aslında hepsi kendin için, avunmak ve avutmak için yüreğini. Ders aldım bir daha aynı hatayı yapmıyacağım, incinme gönlüm demek için. Ne ayrılığı nede ayrılanı umursayan yok. Önemli olan sen...Senden arta kalanlar, çok iyi saklamalı kalanları kimsenin göremeyeceği şekilde. Belkide bol kahkaların ardına yada "hayat devam ediyor" gibi aslında bir anlam ifade etmeyen samimiyetsiz cümlelerin ardına. Yeterki saklamalı kalanları, ayrılığı. Buda bir şey mi? Ayrılık işte. Bu günlerde geçer. Unuturum...
Yeterki sakla kalanları. İster öfkenle maskele. İster sempatini kullanarak anlamlı bakışlardan en kuytu köşelere sakla incinmiş kalbini. En kalın duvarlarla çevrele, en aşılmaz hendekler arkasındaki kalelerin mahzenlerine kilitle.
Yeter ki sakla hem senden hem de ondan kalanları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder